Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

mal edinmek

  • 1 mal edinmek

    стать бога́тым

    Türkçe-rusça sözlük > mal edinmek

  • 2 mal

    1) иму́щество, состоя́ние, со́бственность; добро́

    mal ayrılığıюр. разде́льность иму́щества

    mal birliğiюр. о́бщность иму́щества, совме́стное по́льзование иму́ществом

    mala el koymakюр. секвестирова́ть, накла́дывать секве́стр на иму́щество

    mal mülk — бога́тство, состоя́ние

    mal sahibi — владе́лец, хозя́ин

    baba malı — отцо́вское насле́дие

    devlet malı — госуда́рственная со́бственность

    menkul mal, taşınır mallar — юр. дви́жимое иму́щество

    2) това́р

    tüketim malları — потреби́тельские това́ры

    türk malı — произведено́ в Ту́рции ( надпись)

    yerli / yerel mallar — ме́стные това́ры

    3) скоти́на, скот ( о крупном рогатом скоте)
    4) разг. тип, фрукт

    onun ne mal olduğu yüzünden belli — по его́ лицу́ ви́дно, что он за фрукт

    5) арго гаши́ш
    ••
    - mal canlısı
    - mal edinmek
    - mal etmek
    - ucuza mal etmek
    - mal kapatmak
    - mal meydanda
    - mal olmak
    - kaça mal oldu?

    Türkçe-rusça sözlük > mal

  • 3 mal

    mal1 Großvieh n, Rindvieh n
    mal2 Eigentum n; Vermögen n; fig Bestandteil m (der Geschichte); ÖKON Ware f; fam Moneten pl, Zaster m; fam Kerl m, Subjekt n; fam Stoff m, Rauschgift n;
    mal bildirimi Zollerklärung f;
    mal birliği JUR Gütergemeinschaft f;
    mal bulmuş gibi in Hochstimmung;
    mal canın yongasıdır „auch Besitz ist ein Teil der Seele“, (auch Geldverluste sind schmerzlich);
    mal canlısı habgierig;
    mal edinmek zu Geld kommen;
    -i kendine mal etmek sich (D) zu eigen machen; abw nur für sich in Anspruch nehmen;
    -i … liraya mal mal etmek einen Selbstkostenpreis von … Lira erzielen;
    -i halka usw mal zum Gemeingut des Volkes usw machen;
    mal kaldırmak erwirtschaften;
    -e mal olmak kosten A, sich belaufen auf;
    mal sahibi Eigentümer m, -in f;
    mal sandığı Finanzkasse f;
    mal yapmak fam Geld machen;
    malı götürmek Reibach machen;
    malın gözü übel, nichtsnutzig (Kerl)

    Türkçe-Almanca sözlük > mal

  • 4 mal

    "1. property, possession. 2. riches, wealth; assets. 3. goods, merchandise. 4. cattle; horses; water buffaloes. 5. a herd of cattle, horses, or water buffaloes. 6. colloq. scoundrel, bastard: Onun ne mal olduğunu şimdi anladım. I now see what a bastard he really is. 7. slang pretty woman, nice piece of merchandise. 8. slang money, dough. 9. slang goods, stuff (used for legally prohibited goods). - ayrılığı law separation of property (allowing a husband and wife to have separate estates). - beyanı/bildirimi law statement of one´s assets. - birliği law joint ownership of property (by a husband and wife). - bulmuş Mağribi gibi so happy you´d think he had come into a fortune. - canın yongasıdır. proverb If one of your possessions is damaged, you feel as if you yourself have been injured. - canlısı overly fond of money, greedy. - edinmek to acquire property; to acquire wealth. - etmek 1. /ı, a/ to produce (something) at (a stated cost). 2. /ı, a/ to attribute (something) to, ascribe (something) to. 3. /ı, kendine/ to act as if (something) were (one´s) own; to appropriate (something) for (oneself) (when one has no legitimate claim to it). -ın gözü colloq. 1. sly, tricky, shifty. 2. slippery character, tricky number, fox. 3. loose, promiscuous (woman). - kaçırmak to smuggle goods over a border, engage in smuggling. - meydanda. colloq. It´s there for all the world to see. - müdürü see malmüdürü. - mülk goods, property. - mülk sahibi rich person. - olmak /a/ 1. (for something) to cost (someone) (a certain amount). 2. to cost (someone his life): İçki hayatına mal oldu. Drink was the death of him. 3. (for something) to be accepted by, be taken up by; to capture the mind of. - varlığı law worldly possessions/goods, estate. - yapmak to accumulate wealth. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > mal

  • 5 получать

    несов.; сов. - получи́ть
    1) врз almak; elde etmek; kavuşmak

    получа́ть пи́сьма — mektup almak

    получи́ть прика́з — emir almak

    на́до получи́ть подро́бные да́нные / све́дения — ayrıntılı bilgiler elde etmek gerek

    что получа́ют из не́фти? — petrolden neler elde edilir?

    катало́г мо́жно получи́ть беспла́тно — katalog bedelsiz olarak temin edilebilir / sağlanabilir

    разреше́ние полу́чено? — izin çıktı mı?

    и что ты (от э́того) полу́чишь? — eline ne geçer?

    ско́лько (рубле́й) он получа́ет на́ руки? — eline kaç ruble geçer?

    обору́дование, кото́рое мы от них получа́ть и́ли (при передаче)onlardan devraldığımız donatım

    получи́ть хоро́ший урожа́й — iyi bir ürün almak / elde etmek

    тот, кто бу́дет пе́рвым, полу́чит приз — birinci olana armağan var

    дере́вня получи́ла свет / электри́чество — köy elektriğe kavuştu

    э́та па́ртия това́ра (уже́) полу́чена — bu parti mal teslim alınmıştır

    2) edinmek, görmek, bulmak

    получа́ть зна́ния из книг — kitaplardan bilgi edinmek

    получи́ть профе́ссию — bir meslek edinmek

    получи́ть необходи́мую подде́ржку — gereken desteği görmek

    возмо́жность получи́ть вы́сшее образова́ние — yüksek öğrenim yapma olanağı

    получи́ть пощёчину — bir şamar yemek

    получи́ть удово́льствие — zevk almak

    получи́ть три го́да (тюрьмы́) — üç yıl (hapis) yemek

    4) разг. tutulmak, olmak

    получи́ть на́сморк — nezle olmak

    получа́ть распростране́ние — yaygınlık kazanmak

    получи́ть пра́во на штрафно́й удар — спорт. ceza vuruşu kazanmak

    получи́ть примене́ние — kullanılır olmak

    эконо́мика получила большо́е разви́тие — ekonomide büyük gelişmeler oldu / kaydedildi

    Русско-турецкий словарь > получать

  • 6 aneignen

    an|eignen
    vr
    sich dat \aneignen
    1) ( nehmen) kendine mal etmek
    2) jur ( bewegliche Sachen) ihraz etmek; ( unbewegliche Sachen) işgal etmek
    3) ( Wissen) edinmek, öğrenmek; ( Meinung) benimsemek; ( Gewohnheit) edinmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > aneignen

  • 7

    a PHYS Arbeit f; Tätigkeit f; Angelegenheit f, Sache f; Dinge n/pl; Lage f der Dinge; fam Geschichte f; Geschäft n, besonders pl Geschäfte n/pl; Erzeugnis n, Ware f (z.B. Glaswaren usw);
    iş açmak fig Scherereien machen;
    iş alanı Arbeitsgebiet n;
    iş başa düşmek sich durchbeißen müssen;
    iş başa gelmek etwas selbst tun müssen;
    iş başına! an die Arbeit!;
    iş başına geçmek eine Arbeit übernehmen; an die Arbeit gehen; eine (gute) Position bekommen;
    iş başında bei der Arbeit;
    iş(ini) bilmek seine Sache verstehen;
    iş bölümü Arbeitsteilung f;
    iş çıkarmak viel Arbeit machen; Scherereien machen;
    iş değil scherzh … ist kein Meisterstück;
    -i iş edinmek sich (D) etwas (A) zur Aufgabe machen;
    -e iş etmek jemandem Scherereien machen;
    iş giysisi Arbeitsbekleidung f;
    iş göremezlik Arbeitsunfähigkeit f;
    iş görmek arbeiten; (zur Arbeit) taugen;
    -e iş göstermek jemandem Arbeit zuweisen;
    iş güç Erwerb m, Beschäftigung f;
    iş güç sahibi Erwerbstätige(r); gewerbetreibend;
    iş hukuku Arbeitsrecht n;
    iş(in) içinde iş var es steckt etwas dahinter;
    iş istasyonu EDV Workstation f;
    iş işten geçti vorbei ist vorbei;
    iş kazası Arbeitsunfall m;
    iş ki es reicht ( oder genügt), dass … ( oder wenn …);
    iş mi? was ist das schon …?;
    iş olanağı Arbeitsmöglichkeit f;
    iş olsun diye (wie) ein Gschaftlhuber;
    iş saatleri Arbeitsstunden f/pl;
    iş sözleşmesi Arbeitsvertrag m;
    iş teşviki kanunu Arbeitsförderungsgesetz n;
    İş ve İşçi Bulma Kurumu Arbeitsamt n (Türkei);
    -de iş yok von … (D) hat man nichts; (da) ist nichts dran;
    iş zamanı Arbeitszeit f;
    -i işe almak anwerben (A); einstellen;
    işe bak! sieh mal (einer) an!;
    işe girmek seinen Dienst antreten;
    -in işi aksi gitmek fig fam danebengehen;
    işi azıtmak es zu weit treiben;
    -in işi başından aşkın überlastet, mit Arbeit überhäuft;
    -in işi bitmek erledigen (A); fig erledigt sein;
    -in işi çıktı er hat etwas zu tun bekommen;
    -in -e işi düşmek: size bir işim düştü ich wende mich an Sie um Hilfe, ich habe ein Anliegen an Sie;
    -in işi ne? was ist er von Beruf?;
    -in işi olmak: işim var ich habe zu tun;
    işi olmayan giremez Unbefugten Zutritt verboten;
    işi pişirmek fig unter einer Decke stecken; ein Techtelmechtel beginnen;
    işin başı der springende Punkt;
    işin içinden çıkmak fam (damit) klarkommen, es spitzkriegen;
    işin mi yok nicht wichtig, (ist) nicht tragisch;
    -e işin ucu dokunmak den Schaden (G) haben;
    işin ucu bana da dokunuyor das betrifft mich auch;
    işin üstesinden gelmek fam hinkriegen, managen;
    -i işinden çıkarmak jemanden entlassen, fam rauswerfen;
    işinden olmak seine Stellung verlieren;
    (kendi) işine bak! kümmere dich um deine (eigenen) Angelegenheiten!; arbeite weiter!; mach weiter!;
    işine gelmek jemandem gelegen kommen;
    işine göre je nachdem;
    işi(ni) görmek eine Rolle spielen, eine Funktion haben; fam jemanden erledigen, jemanden umlegen;
    işten anlamak etwas von der Sache verstehen;
    işten almak hinauswerfen, fam rausschmeißen;
    işten (bile) değil kinderleicht

    Türkçe-Almanca sözlük >

См. также в других словарях:

  • mal edinmek — kendine mal sağlamak, mal sahibi olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mal — is., Ar. māl 1) Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. Ö. Seyfettin 2) Büyükbaş hayvan Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akar edinmek — kira geliri getirecek bir mal sahibi olmak Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak. E. E. Talu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TEMELLÜK — Mülk edinmek. Kendine mal edinmek. Sâhib olmak. * Kadir ve muktedir olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • mallanmak — nsz Mal edinmek, zenginleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yağmur yağarken küpünü doldurmak — kazanç fırsatı varken ondan yararlanarak para veya mal edinmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zengin olmak — çok mal ve para edinmek En nihayet işi sigortacılığa dökerek bu yüzden hayli zengin olmuştu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»